
Onu ilk dinlediğimizde Türkiye'de kime rakip
olabilir diye uzun süre düşünmek zorunda kaldık. İtiraf edelim,
bulamadık. Elbette bunun nedeni Türkiye'de R'n B müzik yapanların
sayısının parmakla gösterilecek kadar az olması. 23 yaşındaki Doa,
kırılgan sesi ve konuşma dilinde yazılmış şarkı sözleriyle hayatını
müziğe adamış bir genç müzisyen olarak bu müzik türündeki boşluğu
doldurmaya hazırlanıyor. Genç müzisyen Billboard farkıyla önce
karşınızda...
Nasıl başladı serüveniniz?
Dört sene önce İzmir'de arkadaşımla bir şarkı
yaptık. Söyleme görevi de bana düştü. O dönemde kafamda solo şarkı
söylemek gibi bir düşünce yoktu. İçten iççe istediğim ama dile
getiremediğim bir şeydi, sadece. Şarkı bir şekilde şimdiki prodüktörüm
Anıl Savaş Kılıç'ın eline geçmiş. O sırada Karargah adında bir rap
grubu için albüm hazırlıyordu ve benden bir şarkıda eşlik etmemiş
istedi. Daha sonra Organize İşler'in soundtrack albümünde "Hisset" adlı
şarkıyı söyledim. Ardından şarkı yapıp İstanbul'a yollamaya devam ettim.
İzmir-İstanbul arası mekik dokuyarak çalışmak güç olmalı...
Sürekli
beste yapıyor sonra da İstanbul'a gelip düzenlemelerini bitiriyorduk.
İki sene böyle geçti. Biraz uzun bir süre ama prodüktörüm de ben de
fazlasıyla titiz olduğumuz için çok çalıştık.
Soul ya da R'n B'ye yönelen çok fazla müzisyen yok ülkemizde. Kanınıza nasıl girdi bu müzik? Çocukluğumda
evdeki caz, blues plaklarını dinliyordun. R'n B ve soul müziği ise
ortaokulda keşfettim. Mariah Carey'i ilk dinlediğimde çok etkilenmiştim
mesela.Kasetini aldım, sözlerini ezberledim ve kasetten kasede kayıt
yaptım. Yaptıklarımı annemlere dinletiyordum.
ROCK MÜZİĞE ALIŞAMADIM
Hangi müzisyenleri dinleyerek büyüdünüz?
Eric Clapton, B.B. King, Santana... Caz olarak Miles Davis, Ella Fitzgerald...
Peki ya rock müzik?Dinledim ama pek alışamadım.
Enstrüman çalıyor musunuz?
Küçükken
bir orgum vardı. Onunla deli gibi uğraşıyordum ama ailem müzikle
gerçekten ilgilendiğimi görünce bana 12 yaşındayken bir piyano alıp
sürpriz yaptılar. Odamda ders çalışıyordum. İçerden piyano sesi geldi.
"Allah Allah" dedim, kendi kendime. Meğer bana piyano almışlar.
Hayatımın en güzen günüydü.
Müzik eğitimi aldınız mı?Bir
sene kadar klasik piyanı dersi aldım. Liseye geldiğimde isteklerim
şekillenmeye başlamıştı ve iki sene kadar da blues piyano derslerine
devam ettim. Bir yandan da çalıp söylemeye başlamıştım. Zaten sonra da
Dokuz Eylül Üniversitesi Müzik Bilimleri Bölümü'nde okudum.
Başarılı olmak için gerekli her şey sizde var gibi görünüyor. Sağlam bir albüm, müzik eğitimi ve güzel bir fizik.Teşekkür ederim. Umarım her şey iyi gider çünkü yapmak istediğim çok fazla şey var.Disiplinli bir şekilde çok çalışıyorum.
En büyük hayaliniz nedir?Yurt
dışına gitmek istiyorum. Ama yurt dışında benim gibi çok insan var ve
bu yüzden çok çalışmam gerekiyor. Yaptığım müziği Türk motifleriyle
birleştirebilirsem bir fark yaratabilir, orada R'n B müzik yapan
binlerce müzisyen arasında sıyrılabilirim.
Dinlemekten asla vazgeçemediğiniz müzisyenler var mı?Çok bilindik şeyleri dinlediğimi söyleyemem ama Eart, Wind & Fire, Marvin Gaye, George Benson'dan çok etkilendim.
Yaşınız çok genç ama klasik isimlerden bahsediyorsunuz. Neden?Bunun
nedeni küçüklüğümden beri ailemin bu müzikleri dinlemiş olması ve benim
de sonradan özlem duyup tekrar dinlemek istemem sanırım. Yaşım
ilerledikçe bu tarz müziği araştırmaya da başladım. O dönemleri
araştırdıkça "Keşke o zamanlar yaşasaydım" dedim.Giyim tarzları,
müzikle ilgili çok fazla etkileşimin olması, insanların sürekli rekabet
ortamı içinde çabalaması ve dolayısıyla kendilerini geliştirmeye
çalışması beni çok etkilemiştir. Bütün bunlara ek olarak nostaljik
şarkılardaki sözlerden çok daha anlamlı geliyor bana.
Bu müzik zevkiniz arkadaşlarınız arasında nasıl karşılanıyor?
Arkadaşlarım da benim gibi R'n B dinliyor. Hatta benim bu türü
sevdiğimi duyduklarında çok sevinmişlerdi, "Nihayet bizim gibi biri
çıktı" diye. Ancak insanlar çoğunlukla bu müziği bilmiyorlar. Benim
amacım R'n B'yi Türkçe sözlerle herkese sevdirmek ve dinlerken
yabancılık çekmemelerini sağlamak.
Bu kadar genç yaşta geçmişe bu kadar dönük olmak ve bu kadar romantik olmak sizi hayata karşı zorluyor mu?
Maalesef
evet. Çok duygusal biriyim. Yaşadığım çok duygusal ya da romantik bir
anı yazacaksam bir daha yaşamam gerekiyor. Bu benim için zararlı değil,
aksine bir terapi.Kendimi çok kötü hissetiğim zamanlarda beste yaparım.
Çoğu zaman piyano başındayken ağladığımı hatırlarım. Ama ortaya güzel
bir şey çıkınca bütün o dertlerden arınmış oluyorum.
Kıyafetleriniz 80'leri anımsatıyor. Dış görünüşünüze bakarak R'n B müzik yaptığınızı söylemek güç?
Bana
kimse, "Albümün çıkacak, sana şöyle bir tarz yapalım" demedi. Ben nasıl
hissedersem o şekilde giyinirim. Değişik giyinmeyi hep çok sevmişimdir.
İki parçadan oluşan bir kombinasyonu seçerim ki fark yaratırım. R'n B,
hayatımda her zaman vardı. Bu farklılık yapmacık veya zorlama olmadığı
için güzel duruyor olmalı.
Giysilerinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Kıyafetlerimi
o anki ruh halime göre seçerim. Mesela spor bir kıyafet giyeceksem
kesinlikle çok parlak bir aksesuar seçerim. Ya da çok şık bir şey
giyeceksem mutlaka onu spor olan bir parçayla tamamlarım. Asla çok şık
veya çok spor giyinmeyi sevmiyorum.
Okuyucularımız için albümü biraz tanıtmaya ne dersiniz?Albüme
ismini veren şarkı "Müziğin Doası". Ceza'yla söylediğimiz bu şarkıda,
dinleyicilere kendimi tanıtıyorum. Aynı zamanda R'n B yaptığını
söyleyen ama yapamayan insanlara da laf atıyorum.
Neden yapamıyorlar sizce?
Moda
diye bu müziğe bulaştıklarını düşünüyorum birçok kişinin. Hissetmeden
yapıyorlar. Bu yüzden de zorlama oluyor. Bu müziği hissederek yapman
gerekiyor ama böyle bir şey görmüyorum maalesef.
Şu an Türk ve dünya müziğinde eksik olan şey ne sizce?
Türkiye'den
başlarsak; bence daha fazla albümün çıkması, müziğin pop tekelinden
kurtulması ve daha çok tarzın ortaya çıkması gerekiyor. Rock müzik son
10 yıl içinde nasıl bir gelişim gösterdiyse, rap müziğin de bu gelişimi
göstermesi çok yakın. Dünyada ise ticari amaçlı yazılmış şarkı sözleri
beni rahatsız ediyor. Müzik, teknolojiyle birlikte giderek
basitleşiyor. Belki de geçmişe sürekli özlem duymamın sebeplerinden
biri bu olsa gerek. İnsanlar bir parçada canlı bir enstrüman
kullanacakken, bilgisayarda aynı şeyi yazıveriyorlar. Umarım müzik
ileride sadece bu şekilde yapılmaz.
POP YAPIP "BU R'n B" DİYORLARR'n B'nin altın kuralı var mıdır?Hissetmek
ve kesinlikle blues bilmek bence. Sadece klibinde hip hop dansçılarını
oynatarak olmuyor bu iş.Bazıları mesela sadece hip hop alt yapılı bir
şeyde fantezi söylüyorlar. Ya da sırf dans ettiği için pop müzik yapsa
da "Bu R'n B'dir" diyorlar. Ne yaptıklarını bilmiyorlar ve komik
oluyorlar.
"Bu Gece" ne anlatıyor peki?İzmir'de
hafta sonları R'n B partileri yaparız genelde. Orada yaşadığım bir
geceyi anlattım. "Saat Oldu On" adlı şarkıya da bir gönderme var. O
şarkıda "bir ben varım, başka kimse yok" diyorum. Ama "Bu Gece"de
"herkes burada".
R'n B partileri nasıl geçiyor İzmir'de?
Bir
diskoya gittiğinizde neler oluyorsa bu tür partilerde de onlar oluyor.
Bazen MC'ler çıkıp şarkıya katılabiliyor. Dans kapışmaları olabiliyor.
İstanbul'daki partilerden farkı var mı?
İzmir'de
R'n B dinlenecek tek bir yer varken İstanbul'da her gece bir eğlence
mekanı bulabiliyorsunuz. İzmir'de gece hayatı çok sığ. İnsanlar sadece
Cuma ve Cumartesi dışarı çıkıyor.
Albüme geri dönelim. "Demir Kapı" çok hoş bir düet çalışması.
Kadıköy
Acil'den Emre Baransel'le söylediğimiz bir şarkı bu. Hikayesi ise o
günkü dertler. Lisedeyken okuldan kaçar, paten kayardım. Hiç derdim
yokken bile çok dertliymişim gibi düşünürdüm.
O günlere baktığınız zaman ne düşünüyorsunuz?
Keşke
lisede olsam diye düşünüyorum. Çok rahattı her şey o zaman. Şimdi yaşım
büyüdükçe sorumluluklarım artıyor ve her şey zorlaşıyor. O yüzdem
geçmiş daha güzeldi benim için. Ailemden para alacak yaşı geçtim.Bir
şeyleri başarmak istiyorum ve bunun uğruna savaşıyorum yıllardır.
Bu herkesin geçtiği yorucu bir dönem aslında...
Kesinlikle.
Bir dönem beste yapamadım mesela. Albüm çıktı, çıkacak, bir aksilik
daha filan derken müzik dinlemek bile istemedim. Ama o dönemde ailemin
çok desteği oldu. O dönem bana "müzik yapma, zaman kaybetme bunlarla"
deselerdi belki bu albümü çıkaracak gücü de bulamayabilirdim.
Bu zor dönemi nasıl atlattınız?
Kendime
hep "sabırlı ol" diyordum. Öncesinde her telefon çaldığında bir haber
geleceğini sanıyordum ama sonra düşünmemem gerektiğine karar verdim.
Bir şey olacaksa zaten olacaktı. Sürekli bunları düşünerek
yaşayamazdım. Beste yapmaya devam ettim.
Düşün" şarkısı da bu tür sıkıntılarla mı ilgili?
"Düşün",
benim ilk bestem olduğu için ayrı bir yeri var. Üç sene önce yaptım
bestenin bir kısmını. O gün kaydettim ama iki sene sonra tekrar
üzerinde çalışmaya başladım. Hayatla ilgili sıkıntıları anlatıyor,
"Kafana takacak bir şey yok, mutlu olmalısın" diyorum.
"BU BEN MİYİM?" DEDİMNe hissetmiştiniz ilk bestenizi yaptığınızda?Kendimi keşfediyordum. Ve ilk yaptığım besteyi sonradan dinlediğimde "bu ben miyim?" dedim kendi kendime.
"Aldırma" adlı şarkının da bir sürprizi var sanırım.Evet, bu şarkıda Hüsnü Şenlendirici klarnetiyle eşlik etti bana. Günlük mücadeleleri anlatıyor.
"Sahte" de hayal kırıklığı yaşayan bir insanın ağzından çıkan sözler gibi...Her
şey artık o kadar çıkar ilişkisine dayalı ki artık kimin kimi gerçekten
sevdiğini anlamıyoruz bile. "Sahte" bunları anlatıyor.
Böyle hissetmek için biraz erken değil mi?Erken ama ben de bütün gün evde oturan bir kız değilim. Rahat durmuyorum. Hep bir şeyler olsun istiyorum.
Kaşınıyorsunuz yani...Aynen öyle.
"Rüya"nın hikayesi nedir?Hayatın gittikçe sevgisizleştiğini ve her şeyin git gide kötüleştiğini anlatıyor bu şarkı.
Yapmayın lütfen. Demoralize ettiniz hepimizi.Öyle hissediyorum ama...
En büyük korkunuz ne?Yalnız kalmaktan çok korkarım ve eğer yaptığım işte başarısız olursam çok üzülürüm. Beni tek mutlu eden şey müzik.
Sizi tanıdığımız ve dinlediğimiz kadarıyla ne yalnız kalacağınıza ne de başarısız olacağınıza inanıyorsunuz...Teşekkür ederim.
Röportaj: Zeynep Yayınoğlu
BillBoard Dergisi - Şubat 2008